Düşünce Tarlası

6 Ekim 2008 Pazartesi

Tabansız Liberaller


Fakiri, tahmin etmediği kadar ilgili şekilde takip ettiğini her vesileyle gösteren Derin Düşünce müellifi Suat Bey refikimiz "Genç Siviller" namlı hareket ile ilgili bir yorum yazısında Sevgili Alper AKALIN'a şöyle bir cevap vermiş.

Cımbızla çekilmiş satırlar konusundan şahsen ben de rahatsız olsam da bazı satırların metnin omurgasını teşkil ettiği kanaatindeyim. Suat Bey şöyle diyor:

"....Kötü niyet sezinlemesem de fazlaca naif bir söyleminiz olduğunu söyleyemeliyim. Ülke gerçeklerinden bîhaber bir liberal gibi tepki veriyorsunuz. Siyaset felsefesi ile siyaseti birbirine karıştırıyorsunuz. Tabii sizin görüşünüz ancak bence gerçekçi bir hal değil bu. Bu da benzeri düşüncede olduğunuz liberallerin niçin ülkede bir taban bulamadığının da göstergesi aynı zamanda."

Kalınlaştırdığım bölüm son derece önemli. Demek ki liberaller "genelde" ülke gerçeklerinden" habersizler?


Peki "ülke gerçekleri" neler?


"Ülke gerçekleri "söylemi, görünür sonuçları, kaçınılmaz ve değişmez hakikatler olarak görmenin bir ifadesi.

Meselâ memleketin bir yerinde Kürt'lere kaşrı bir infial gelişmişse bu tek, somut, değişmez ve hatta belirleyici "gerçek"?... Bu "gerçeğin" ardındaki sebepleri, psikolojiyi, manipülasyonları ve Suat Bey'e göre biraz "naif" gelse de felsefeyi düşünmek, "ülke gerçekçilerine" göre tamamen lüzumsuz!


Meselâ İstanbul'da hamal mafyasından, taksici mafyasına kadar her yeri ellerine alan bir takım etnik grupların var olup olmadığına, bu grupların, kültürel çoğunluğa bakışları, etnik grupların iş ve aş bulmak, mülkiyet edinmek, gerçekten sıkıntı yaşayıp yaşamadıklarına, sanayii veya turizm sektörlerinde büyüyüp gelişen müteşebbislerin etnik gruplara mensup olup olmadıklarına, kültürel çoğunluğun ırki ayrımcılık mayası taşıyıp taşımadığına vs. bakılmaksızın bir takım mevcut hadise üzerinden hükme varmak son derece "gerçekçi" oluyor.


Ama mesela "milletin", "kavmin", "kabilenin" ne oldukları, milliyet duygusunun tabiatı, milletin sosyolojik tahlili gibi konuları da daha en baştan "ırkçılık" diye yaftalamak da hümanizm sayılıyor Suat Bey ve arkadaşları tarafından herhalde?..


Hülasa, Suat Bey'in siyaseti bir "taban" ihtiyacına bağlaması, siyasî felsefesizliğimizin, siyasî sığlığımızın semptomlarını ortaya çıkarıyor. Suat Bey'in anlayışında siyaset sadece belli bir tabanın talepleri doğrultusunda oluşturulan ir menfaat dilekçesinden ibaret. Bu anlayıştakilerin elbette liberal bir siyaset felsefesini anlaması zor...


Çünkü liberal anlayışa göre "devlet" denen zor kullanıcı, eğer belli bir felsefe ve onun ilkeleri ile sınırlandırılmazsa, yüzünü vahşete dönüvermeye meyyaldir. Vahşet sadece sopayla kafa kırmak değildir. Vahşet, insan olmamızı sağlayan soyut sınırlayıcılardan uzak şekilde davranmaktır. Stalinizmde dipçikle, sosyal demokraside çoğunluğun talebine dayanarak mülkiyet hakkını çiğneyen devlet bu açıdan aynı vahşeti sergilemektedir.


"....Siyaset felsefesi ile siyaseti birbirine karıştırıyorsunuz...." diyor Suat Bey refikimiz. Demek ki siyaset aslında felsefesiz yapılan biriştir. Keşke geri kalmışlığımızın arkasında bu felsefesizliğin,bu tepkiselliğin yatıp yatmadığını düşünseymiş SuatBey...


Kutsal olan, tabanı elde etmek değil, hakkı ifade etmektir ve liberaller bu ülkeye "ilkeli" olmayı hatırlatmışlardır.


Suat Bey'in liberallerde gördüğü o dik, değişmez duruşu, "gerçekçilikten" uzak bulmasını anlıyorum da bugün eğer hâlâ tadil edilebilir bir devlete sahipsek, malımızın mülkümüzün her güçlü tarafından gasp edilmeyeceği teminatına az çok sahipsek bu tam da Suat Bey'in "naif" bulduğu "Temel haklaırn korunmasına dair güçlü, değişmez" bir bağlılıktan kaynaklanmaktadır.


Liberaller, temel haklarla sınırlandırılmış bir devlet, serbest piyasa konularında "gerçeklerden"bağımsız şekilde dik duruyorlarsa , bu duruşun mu yoksa "gerçeklere" boyun eğen "idare-i maslahatçı" tavrın mı daha ahlâkî olduğunu Suat Bey ve takımına sormak isterim.


Liberaller, siyasetin , ezilip duran "tabanlara" değil ilkelere dayanması gerektiğini söylediklerinde belki idare-i maslahatçı gerçekçilere göre "hayalci" kalıyorlar ama en azından kimseyi ezmediklerini bilmenin rahatlığın yaşıyorlar.

Resimde "Güç yozlaştırır, mutlak güç, mutlaka yozlaştırır!" diyen İngiliz düşünür, Lord Acton görülüyor.



4 Comments:

  • Ah be Afşar Hocam. beni bir tek siz anladınız siz de yanlış anladınız desem çok mu arabesk kaçar acaba..

    İki kez okudum, yazdıklarınızla hemen hemen hemfikirim. Peki nasıl oluyor da ben, anlatmak istediğimden çok daha farklı anlaşılıyorum?

    İlgili yorumumu tekrar okudum. Benim orada bahsetmek istediğim Alper beyin kolaylıkla yaptığı kategorizasyonu belirtmekten ibaretti. Siyaset felsefesi ile siyaset arasındaki farka değinirken de AKP'den yana olağanüstü beklentileri kasdetmiştim. Yoksa tabii ki siyaset felsefesi yapacağız, düşünen insanın işi bu. Ama beklentilerimiz karşılanmayınca sukut-u hayale uğramak kaçınılmaz oluyor, o bakımdan buna gerek kalmadan siyaseti anlamaya çalışmaktan sözettim. Bunu yaparken heybemde yapıcı eleştirilerle değişimi zaman yaymak gerektiği gibi bir düşünsel arkaplan vardı. Yoksa haşa huzurdan ilkesizlikten, idare-i maslahatçılığa teşne olmaktan bahseder miyim hiç?

    Bakın şuradaki sunuş yazılarında yorumlarımda liberal ilkeleri savunan ben değil miyim?:

    http://www.derindusunce.org/2008/09/27/marx-yine-mi-hakli-cikti/
    http://www.derindusunce.org/2008/10/03/krizi-alti-ay-once-onleyebilirdik/

    Kendimi handiyse liberal olarak adlandıran birisiyim ve orada yanlış anlaşıldığımı düşünüyorum. Kusur bendedir, kabul.

    Hürmetler.

    By Anonymous Adsız, at 7:48 ÖS  

  • Suat Bey,

    Fakirhaneye hoşgeldiniz. Fakir sizin kadar derin düşünemediğinden olsa gerek herhalde dükkânın pek ziyaret etmiyorsunuz. Eh bir polemik vesilesi ile de olsa ziyaretiniz için çok teşekkürler.

    Gerçi adına "polemik" denecek kadar sert ve uzlaşmaz bir tartışma içinde değiliz... Açıklamalarınız için teşekkürler.

    Sondan başlayalım. Liberaller bir cemaat falan değil, aralarına özel ymein törenleriyle falan katılmıyorsunuz, uzlaşamadıkları şeyler sadece temel haklara yönelik ihlaller, ki bu haklar zaten korunmaya değer bulunan herşeyin bir özetini sunuyor.

    Liberaller bir cemaat yapısına sahip olsalardı, fakiri hiç dinlemezlerdi, oysa söylediklerimin bildik siyasi milliyetçilikten ayrı olduğunu, fakiri" dinledikleri" için seziyorlar ve ilgi duyuyorlar. Bunu niye söyledim? "Handiyse liberalim" gibi bir şey demişsiniz onun için yazdım bunları...

    Mesele şu: "Mevcut siyaset bu! Felsefe falan yapmaya zamanımız yok!" deyip ilkesiliğe teslimmi olacağız yoksa hukukun egemenliği (yargının değil, dikkat) için hakaretlere, iftiralara,vs aldırmaksızın tek başımıza bile kalsak hak bildiğimizi dile mi getrieceğiz?

    Mevcut siyaseti herkes gayet iyi anlıyor, merak etmeyin. Öyle hikmetli bir siyaset falan yok memleketimizde ki bunun gene en gerçekçi tahlilini liberallerin yaptığını düşünüyorum.

    Haaa1 Asırlarca padişahın mülkünden yararlanan, şimdi hâlâ mülkü üzerinde bürokratik bir tasallut bulunan bir millete liberalizm anlamlı gelebilir mi? Mülkün , özünde" devlet" olduğuna neredeyse dini bir inançla bağlı bir millete "Vücudunuz, fikirleriniz sizindir!" demek mesela ne zaman anlaşılabilir?

    Ülkemizde reel siyaseti besleyen ana damar bu cehalettir. Liberaller önce bu cehaleti kırmaya çalışıyor ve her zamanki gibi gözle görünür, kısa vadeli etkiler yaratmadıkalrı için yok sayılıyorlar, sorun bu...

    Her zaman bekliyorum... Sağlıcakla kalın.

    By Anonymous Adsız, at 8:04 ÖS  

  • Afşar hocam,

    Hoşbulduk. Est, derin lafını falan geçelim. Bir isim gerekiyordu öyle gelişti.

    Yorum bırakamasam da çok uzun bir süredir buraya eklediğiniz her yazıyı okuyor, feydalanıyorum.

    Handiyse dememin sebebi liberalizmi (ve/veya diğer tüm siyasi/ekonomik teorileri tamamlanmış, her sorunu çözen kesin çözümler olarak görmediğimdir. Şu kusurlu dünyanın tabiatıyla ilgili olacak bu da. Ben mevcutlar içinde en iyisi liberalizmdir, ancak tamamlanmış mükemmel bir teori yoktur diyorum. Bu açıdandır handiyse demem. "Liberalim" denince sanki "bu yaklaşım herşeyi çözüyor, son nokta bu" anlamı çıkıyor gibi. Başka bir sebebi yok öyle dememin. Umarım anlaşılmışımdır.

    Serbest piyasaya hür düşünceye ve mülkiyete inanıyorum. Bu beni liberal yapmaya yetiyorsa, evet liberalim.

    Siyaset konusunda tekraren sadece ve sadece beklentilerin karşılanmamasından kaynaklanan aşırı tepkiselliğin yanlış olabileceğine vurgu yapmaya çalışıyorum. Siyaset ile felsefesini ayırma sebebim de bu. Bu ayrımı biz yapalım ona göre hareket edelim demiyorum, eleştirilerimizde dikkate alalım diyorum. Bunun yine bize faydası olacağını düşünüyorum: Daha sağlıklı tahlil, daha iyi bir öngörü ve değişime yönelik daha çok katkı gibi. Bu ayrımı dikkate alarak eleştiride bulunursak ve ilkelerden taviz vermeden, Türk siyasetinin doğasını dikkate alırsak, isabetle tahlil ettiğiniz "Vücudunuz, fikirleriniz sizindir!" demek mesela ne zaman anlaşılabilir?" yakıcı sorusunun cevabını daha kısa zamanda "olumlu" olarak verebileceğimizi düşünüyorum.

    Bu teslimiyet değil ki hocam? Neden felsefe yapmaya engel olsun ki hem? Ya da niçin idare-i maslahat olsun olsun? Meyva toplamak istemiyor muyuz? Değişime katkıda bulunmak istemiyor muyuz? Liberal düşüncenin yaygınlaşmasını istemiyor muyuz? Benim yaklaşımım budur.

    Biz de sizi fakirhanemize daha sık bekleriz..

    Selam ve hürmetler..

    By Anonymous Adsız, at 7:22 ÖÖ  

  • Suat Bey,

    Bir dahi hoş geldiniz. Ne iyi ettiniz geldiniz. "Fayda vermek" fakiri aşar da sizin nezaketiniz sağ olsun.

    Hocam, dedikleriniz gayet doğru şeylerdir de ben artık "uzlaşmamak" hürriyetimi istiyorum. Sağlığından,sosyal güvenliğine kadar yerinde yalnıca devletle karşılaştığımız bu memleketet cidden boğuluyor gibi oluyorum.

    Dolayısıyla ne zaman "gerçeklerden" bahsedilse ilkelrin "gerçeklere" feda edildiği hisine kapılıyorum.

    "Olması gerekenler" zaten piyasa serbest kalsa, devlet müdahale etmeyi bıraksa olacak da... Allah'ın yarattığı leyleği "kuşa benzeten" Hoca misali devlet de hayatımızda Nasreddin Hocalık ediyor.

    Muradım acizane budur. her zmaan bekleriz, fakirhanemizşenlendi, sağolun, var olun.

    Not: Sanırım liberalolmanın güzel yanı da bu... Bütünüyle kabul edilmiş yeminler ve seramoniler ayrıntısına bağlı değil...

    By Anonymous Adsız, at 2:02 ÖS  

Yorum Gönder

<< Home


 
http://images.google.com.tr/images?q=tbn:5_wY6NgTRp5imM:lvb.net/media/lvb2005/20050112-hayek.jpg